Kofte gecemiz cok guzel gecti, Shannon'a barbunyayi hatirliyor musun diye sordugumda "tabii yani" demesi bizi cok guldurdu. Sam ve Hasan cok iyi arkadas olup, gece birlikte sigara kacamaklari bile yaptilar, ve sonuc olarak hepsi de kofteye bayildi.
Cumartesi yagmurlu bir gundu ve kendimizi spora verdik. Pazar da yagmurlu idi, gunun tek ilginc olayi 'Traffic." Micheal Douglas, Catherine Zeta Jones ve diger baska bir dolu unlunun oynadigi, uyusturucu ile ilgili savasi anlatan film. Muhtesem. Ilk 15 dakikasinda bu kadar sikilip, sonra da bu kadar sevdigim bir film hatirlamiyorum. Film bir dolu hikayenin birlesmesi ile olustugu ve ilk basinda ayri ayri bu hikayeler anlatildigi icin biraz yavas geliyor.
Derslerle gecen bir okul haftasi, Cuma gunu ogleden sonra ders biter bitmez Gulum'le kendimizi San Francisco sokaklarina atmamizla bitti. Ikimizde bu haftadan sikilip biraz sehir havasina ihtiyac duyduk saniyorum. San Francisco'da sevdigimiz bir bolge var, Union Square: alisveris merkezleri, kafeler, restoranlar, ve isyerlerinin oldugu tam bir downtown, sehir merkezi. Macy adli bir alisveris merkezinin terasinda, butun bu curcunaya tepeden bakan Chocolate Cheesecake adli bir patisserie var. Oradan tatlilarimiz ve kahvemizle sehri izlemek cok guzeldi. Gecenin plani ise sinifimizdan Cinli Luis, Japon Madoka, Thai Sue Porn ve Zehra ile bulusup Thai yemekleri yemek ve Sweet November'a gitmek. Sevgili Luis'in bizi bir saat kadar bekletmesine kizip, bulusup gidecegimiz restorana yuruyerek gitmek komik olsa da, Madoka'nin onderliginde muhtesem yemekler yedik. Thai mutfagi Cin mutfagina cok benziyor. Hatta tipik denilen Hindistan cevizli tatli bir et yemegi disinda hersey ayni. Acikcasi tipik yemekleri de cok ilgimizi cekmedi, cok tatliydi..
Filmin tek ilginc yani San Francisco'da gecmesi. Onun disinda sonu, gelismesi zaten "Autumn in New York"dakinin aynisi, kimse cok etkilenmedi, hatta bir de filme gitmeden once sinema barinda ictigimiz saraplarin sabah basimizi agritmasi filmi tamamen sevimsiz kildi.
Cumartesi yine gezmelerimize devam ettik, bu sefer de Monterey'e gittik. Burasi zengin deniz yasamiyla unlu bir korfez, su samurlari, deniz analari gibi seyler var ortalikta. Aquarium denilen yerde ise bunlari sergiliyorlar yapay bir ortamda. Aslinda bu tur seylerin cok ilgimi cekmemesine ragmen, vatoz, kopekbaliklari, su samurlari, cesit cesit deniz anasini bir arada gorunce iyi vakit gecirdim. Korfezin kendisinin manzarasi ise cok guzel.
Monterey'deki park yeri maceramiz ise cok komikti, turistik bir sehir oldugu icin olabilecek butun park yerleri doluydu, biz de kendimizce cok zeki bir fikirle bir supermarkete girip, hem alisverisimiz yapip, hem de arabayi park yerinde birakabilecegimizi dusunduk. Paketlerimiz arabaya birakip, usulcana aquarium'a yoneldigimizde, daha once farketmedigimiz cin gibi bir market gorevlisi kosarak gelip, arabayi orada birakamayacagimizi soyledi. Guzel Monterey sehrinde yarim saatimizi ev alisverisimizi bosyere yaparak gecirmis olduk.
Vee Pazar gunu Cinlilerin "dumpling"leri yani bizim deyisimizle manti ama cesit cesit ic ile yeme gunu. Shannon'un arkadasi John 4 yil Cin'de calismis ve Cin'le ilgili hersey ilgi alani, ve Pazar sabahlari geleneksek olarak yenilen bu dumplingler icin cildiriyor (orada yasarken is arkadaslari ile yaptiklari bir yarismada 2.5 saatte 72 dumpling yiyerek sampiyon olmus). Onunla birlikte sehirde en iyi dumpling yapan yere gittik Pazar sabahi. Yaklasik olarak 45 dakikalik bekleme suresini karsidaki kafede, kahve gazete keyfi yaparak gecirdikten sonra siramiz geldi. Boyle yerlerde, bir de ozellikle sinirli gibi gozukup aslinda sadece hizli bir sekilde Cantonese konusan Cinlilerin arasinda yemek ismarlama isini bir bilene birakma luksu cok onemli. Sadece sebze ve deniz urunleri tercihlerini yaptiktan sonra gelen dumplingler inanilmazdi. Cinlilerin karideslerle yaptiklarina inanamiyorum, ancak bu kadar lezzetli olabilir. Pazar sabahi icin muhtesem bir kahvalti.
Bu Cin lokantasina giderken Castro caddesinden geciliyor, sokagin iyi yaninda sira sira ve giriste de dev boyutta olmak uzere gokkusagi bayraklari var. Gokkusagi renkliligi, degisik uclari yani escinselligi simgeliyor. Sokak escinsellerin ozgurluk alani, ve her ne kadar bu konuda tamamen tercihlere saygili olsam da, elele yuruyen iki sisko erkek komik bir goruntu.
Eve gelirken kiraladigimiz "Sex and the City" New Yorkda yasayan 4 cilgin kadinla ilgili dizinin ilk 12 bolumunun yaklasik 6 tanesini izleyerek geceyi bitirdik.
Pazartesi yagmurlu ve evde ders calisma gunu. Sex and The City'nin geriye kalan 6 bolumu ile devam ediyor.
Burada yasama surem iki aya yaklasirken yavas yavas neleri ozleyebilecegimi farkediyorum...Tabii neleri ozlemedigimi de.